EYLUL2020 Özlem Yurdakul
Tam doymadan kalkmak
Tam doymadan kalkmak Duygusal yemelerimiz, pandoranın kutusu misali otomatik işleyişte gerçekleşir, %75’ini ise aşırı yemelerimiz oluşturur. Bu tarz yanlış yemeler, çoğu zaman aile köklerinden gelen bir alışkanlık olarak devam etse de hormonlarımızla da alakalıdır. Özellikle stresli durumlarda stres hormonu olan kortizol salgısı artar ve daha fazla yemeye sararız. Arkadaş ortamlarımız da bizi fazlasıyla yediren ortamlardır, bir tek kişiyle %35 daha fazla yerken, yedi kişilik arkadaş topluluğunda %50 daha fazla yeriz. Aslında bir şeyi istemek ve beğenmek farklı farklı şeylerdir ve bu durum farklı beyin kimyasalları tarafından yönetilir. Açlıkla ilgili moleküler sinyaller, midedeki ghrelin salgısıyla başlar, ne zaman yemeyi kesmemiz gerektiğini hipotalamusa söyleyen ise leptin'dir. Duygusal açlığımız homeostatik olana göre birden bire gelişir ve daha çok belirli gıdalara karşı hedonik kıvranmalar şeklindedir. Aşırı sıkı diyetlerimiz, iştah merkezini uyararak galanin salgısını artırır, yani aşırı yağlı yiyeceklere yönelmemize sebebiyet verir. Ya porsiyon fazlalıklarımız? Çorba kaselerimiz doluyken %40 daha fazla yeriz, bu yüzden sipariş öncesi porsiyon uyarılarının önemi büyüktür. Örnek alacağımız porsiyonlar Washoku ölçüsünde olmalı, yani hem mevsimsel hem küçük porsiyonlar halinde tüketim. Senteneryanların yoğun olarak yaşadığı Okinawa'da, yaygın olan bir söz var, 'Hari chi bu’ yani uzun ömürlü ve sağlıklı olmak için %80 doygunluk hissini yakala ve sofradan tam doymadan kalk. Yemek yerken çoğu zaman farketmediğimiz bir şey var o da, doyduğumuzun sinyalinin beyne 20 dakika geç ulaşmasıdır. Bu yüzden bir şeyi yerken porsiyon aralarında, çatal bıçak dinlendirmelerini artırarak, her ısırığı da beş duyuyla hissederek, yavaşça yemek gerekir. Acıkmadığımız halde, bir şeyi canımız çekiyorsa da, öncelikle bu duygunun nedenleriyle baş etmek lazım. Daha sonra da hangi duygu yoğunluğunun, hangi tehlikeli yiyeceğe yönlendirdiğini bulmak en iyisi. İştahımızı geçiştirmenin yolları ise kısa yürüyüşler, müzik dinlemek, bahçe işleri, stretching gibi aktiviteler. Aslında yeme stresi yaşadığımız durumlarda, özellikle doğru yiyecek seçimi için, farkındalıklı yeme alışkanlığı geliştirmenin önemi büyük. Farkındalıklı yeme alışkanlığının, farkındalık meditasyonlarıyla desteklenmesi ise doğru beslenmemiz açısından bizi daha dengeli kılacaktır. Bu meditasyonlar sırasında geliştireceğimiz "qoan"lar, yanlış yemelerimizin nedenlerine çözüm üretirken, oluşan suçluluk hissiyle baş etmemizde büyük ölçüde yardımcıdır. Farkındalığımızı geliştirici qoanlara örnek neler mi olabilir? ‘Mutluluğumu ne tüketti?’ ‘Midem aç hissettiği zamanlar beynimi meşgul eden şey ne?’ Lezzet algımız için ise, ‘Farkındalıksız yediğim zamanlar, yediklerimden lezzet alabiliyor muyum? Qoanı'nın önemi büyük...